Kanal Daralması (Spinal Stenoz): Belirtileri, Nedenleri ve Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri

Svg+xml;base64,PHN2ZyB3aWR0aD0iMSIgaGVpZ2h0PSIxIiB4bWxucz0iaHR0cDovL3d3dy53My5vcmcvMjAwMC9zdmciPjwvc3ZnPg==

Kanal daralması, tıbbi adıyla spinal stenoz, omurga kanalının daralması sonucu sinir dokularının baskı altında kalmasıyla ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Bu daralma, genellikle bel (lomber) veya boyun (servikal) bölgesinde görülür ve yaşa bağlı dejeneratif değişiklikler, disk fıtıkları, faset eklem büyümeleri gibi nedenlerle gelişebilir. Omurga kanalında yer alan sinirler daralan alanda sıkıştıkça, ağrı, uyuşma, karıncalanma ve yürüme zorluğu gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu yazıda; kanal daralmasının nedenlerini, çeşitlerini ve ameliyatsız fizik tedavi ile tedavi yaklaşımlarını bilimsel bir bakışla ele alıyoruz.


Kanal daralması neden olur? (Spinal Stenozun Sebepleri)

omurgada kanal daralmasının nedenleri açıklanmıştır


Kanal daralması, omurga kanalının çeşitli nedenlerle daralması sonucu sinir yapılarının baskı altında kalması durumudur. Bu durum genellikle yaşlanmayla birlikte gelişen dejeneratif değişikliklere bağlıdır. Zamanla omurlar arasındaki disklerde yıpranma, bağ dokularında kalınlaşma ve kemik çıkıntıları (osteofit) oluşumu gibi durumlar, omuriliğin geçtiği kanalın çapını azaltabilir. Bazı bireylerde ise doğumsal olarak kanal çapı dar olabilir. Spinal stenoz en sık 50 yaş üzerindeki bireylerde görülse de, genç yaşta travma, bel kayması (spondilolistezis) veya disk hernisi gibi nedenlerle de gelişebilir. Kanalın daralması sinir köklerinde baskıya neden olur ve bu da ağrı, uyuşma ve kas güçsüzlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir.

Lomber Kanal Daralması Nedir (LSS)?

Lomber kanal daralması, ya da tıbbi adıyla lomber spinal stenoz, özellikle yürürken veya uzun süre ayakta dururken kalça, uyluk ve bacağa yayılan ağrı, uyuşma ve karıncalanma gibi nörolojik belirtilere yol açabilir. Bu semptomlar, genellikle hasta oturduğunda, öne eğildiğinde ya da istirahat halindeyken hafifler. Bu durum, spinal kanalın bu pozisyonlarda genişlemesiyle sinir kökleri üzerindeki baskının azalmasından kaynaklanır.

Lomber stenoz çoğunlukla yaşa bağlı dejeneratif süreçlerle ilişkilidir ve en sık 60 yaş üzerindeki bireylerde görülür. Ancak her bireyde belirtiler gelişmeyebilir. Bu nedenle “spinal stenoz” ifadesi, radyolojik olarak saptanan bir daralmayı değil, semptomların eşlik ettiği klinik tabloyu tanımlamak için kullanılmaktadır. Tanı ancak bu semptomların varlığıyla anlam kazanır.

Her ne kadar oldukça yaygın bir durum olsa da, günümüzde lomber spinal stenoz için evrensel olarak kabul edilen net bir tanım ya da standart bir radyolojik kriter bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bel bölgesindeki kanal daralması, yaşlı bireylerde yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren bir faktör olup, 65 yaş üzerindeki kişilerde omurga cerrahisi gerektiren en yaygın nedenlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Lomber kanal daralmasının belirtileri

Kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte bazı ortak şikayetlerle kendini gösterir. En sık karşılaşılan semptom, zaman zaman artıp azalan bel ağrısıdır. Bu ağrı, genellikle dinlenmeyle azalır, ancak uzun süreli ayakta durma ya da yürüme sırasında tekrar ortaya çıkabilir.

Siyatik tipi ağrı da sık görülen bir belirtidir; genellikle kalçadan başlayarak bacak boyunca aşağıya doğru yayılır ve ayağa kadar uzanabilir. Hastalar çoğu zaman bacaklarında ağırlık hissi ve kramp benzeri kasılmalar tarif eder. Ayrıca, kalça, bacak veya ayakta karıncalanma, uyuşma gibi duyusal bozukluklar da sıkça görülür.

Daralmanın ilerlediği durumlarda bacak kaslarında güçsüzlük gelişebilir. Bu da günlük yaşamda yürüme mesafesinin azalmasına, merdiven inip çıkmada zorlanmaya ve denge kaybına yol açabilir.

Tipik olarak, belirtiler uzun süre ayakta kalmak, yürümek veya yokuş aşağı yürümekle artar; buna karşılık öne eğilmek, oturmak, yokuş yukarı yürümek veya yatmak gibi pozisyonlar hastaya rahatlama sağlar.

Unutulmamalıdır ki bu belirtiler tüm kanal daralması vakalarında görülmeyebilir. Genellikle dejeneratif süreçlere bağlı gelişen vakalarda daha sık ortaya çıkar.

Servikal Kanal Daralması Nedir?

boyunda kanal daralması

Servikal kanal daralması, boyun bölgesindeki omurga kanalının daralmasıyla ortaya çıkan ve sinir yapıları üzerinde baskı oluşturan bir durumdur. Tıbbi olarak bu tabloya “servikal spinal stenoz” adı verilir. Omurilik veya sinir kökleri, bu daralan bölgede sıkışarak çeşitli nörolojik semptomlara neden olabilir.

Servikal dar kanal genellikle omurgada yaşa bağlı meydana gelen dejeneratif değişikliklerin bir sonucudur. Disk dejenerasyonu, faset eklem hipertrofisi, bağ dokularının kalınlaşması gibi faktörler, zamanla omurilik kanalının çapını daraltabilir. Bununla birlikte, bazı durumlarda travmatik kırıklar, instabilite, fıtıklaşmış diskler, tümörler veya inflamatuar hastalıklar da servikal bölgede daralmaya yol açabilir.

Omuriliğin boyun bölgesinde baskı altında kalması, sadece lokal ağrıya değil, aynı zamanda sinir ileti sisteminde bozulmaya da yol açabilir. Bu durum, zamanla üst ve alt ekstremitelerde motor ve duyu kayıplarına, yürüme güçlüğüne veya idrar-kontrol problemlerine kadar ilerleyebilen daha ciddi semptomlarla kendini gösterebilir.

Servikal kanal daralması, özellikle ilerleyici bulgular gösterdiğinde dikkatle ele alınması gereken bir klinik tablodur. Erken tanı ve uygun fizyoterapi uygulamaları, semptomların kontrol altına alınmasında kritik rol oynar.

Servikal Kanal Daralması Belirtileri

Servikal kanal daralması, omuriliğin boyun bölgesinde baskıya uğraması sonucu çeşitli nörolojik belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler başlangıçta hafif olabilirken zamanla ilerleyerek hem üst hem de alt ekstremitelerde fonksiyon kayıplarına yol açabilir.

En sık görülen bulgulardan biri boyun ağrısıdır. Bu ağrı bazen kollara yayılabilir ve omuz bölgesinde sertlik, tutulma hissiyle birlikte seyredebilir. Kollarda güçsüzlük, hassasiyet, karıncalanma veya uyuşma hissi servikal radikülopatiye işaret edebilir. Bazı vakalarda ellerde beceri kaybı, cisimleri kavramada zorluk ya da yazı yazarken zorlanma gibi belirtiler de gelişebilir.

Omurilik üzerindeki baskı arttıkça, alt ekstremitelerde zayıflık, denge kaybı, yürüme güçlüğü gibi daha ciddi problemler ortaya çıkabilir. Bu duruma “servikal miyelopati” adı verilir. İleri düzey miyelopatilerde, mesane ve bağırsak fonksiyonlarında bozulma (örneğin idrar kaçırma) görülebilir. Bazı hastalar ayaklarının altını hissetmede azalma ya da yere bastığında nerede olduğunu ayarlayamama gibi propriyosepsiyon bozuklukları da yaşayabilir.

Servikal kanal daralması her bireyde aynı şiddette semptom göstermeyebilir. Ancak semptomlar ilerleyici ise, ihmal edilmemeli ve uzman değerlendirmesi ile tedaviye başlanmalıdır. Erken müdahale, kalıcı sinir hasarlarını önlemede büyük önem taşır.

Kanal Daralmasında Fizyoterapi Tedavisi

Kanal daralması (spinal stenoz) tanısı almış bireylerde, cerrahi dışı en etkili tedavi seçeneklerinden biri fizyoterapidir. Özellikle hafif ve orta düzeyde kanal darlığı olan hastalarda, doğru planlanmış bir fizik tedavi programı sayesinde ağrı azalabilir, hareket kabiliyeti artabilir ve yaşam kalitesi belirgin şekilde iyileşebilir.

Fizyoterapi süreci, her hastanın durumuna göre kişiselleştirilir. Uygulamanın temel amacı; omurga çevresindeki kasları güçlendirmek, omurlar arasındaki yük dağılımını dengelemek ve sinir üzerindeki baskıyı azaltmaktır. Bu yaklaşım, omurga biyomekaniğini düzeltmeye ve hareket esnekliğini artırmaya yöneliktir.

Tedavide sıklıkla kullanılan yöntemlerden biri manuel terapidir. Bu teknik ile omurgadaki sertlik azaltılır, kas spazmları gevşetilir ve eklem hareketliliği artırılır. Ayrıca hastaya özel planlanan egzersiz programları, omurga çevresi kaslarını güçlendirerek sinir üzerindeki baskının azalmasına yardımcı olur. Esneme, mobilizasyon ve core (merkez) bölgeyi destekleyen egzersizler özellikle tercih edilir.

Duruş (postür)eğitimi, omurganın daha fizyolojik bir pozisyonda kullanılmasını sağlayarak günlük yaşamda semptomların azalmasına katkı sunar. Örneğin; bel bölgesindeki fazla lordozu düzeltmek, kanal çapını geçici olarak genişletebilir ve ağrıyı azaltabilir.

Bazı durumlarda hidroterapi gibi yükün azaltıldığı ortamlarda yapılan egzersizler de tercih edilebilir. Su içinde hareket etmek, omurgaya binen yükü azaltırken kasların güvenli şekilde çalışmasına imkân tanır.

Fizyoterapistler gerektiğinde destekleyici yöntemlerden biri olan kuru iğneleme (dry needling) gibi kas gevşetici tekniklere de başvurabilir. Bu sayede özellikle spazm ve lokal gerginliğe bağlı ağrılar hafifletilebilir.

Sonuç olarak, kanal daralmasında fizyoterapi; ağrıyı azaltan, cerrahi ihtiyacını geciktirebilen veya ortadan kaldırabilen, bilimsel temelli ve kişiye özel planlanması gereken bir yaklaşımdır. Tedavinin başarısı, hastanın aktif katılımı, süreklilik ve profesyonel bir değerlendirme ile doğrudan ilişkilidir.

Kanal Daralması Ameliyat Tedavisi

Kanal daralması tedavisinde cerrahi yöntemler, genellikle şiddetli sinir sıkışması olan ve konservatif (ameliyatsız) yaklaşımlarla yeterli sonuç alınamayan hastalarda gündeme gelir. Özellikle bacaklarda ilerleyici güçsüzlük, idrar kontrolü kaybı, yürüme mesafesinde ciddi kısıtlanma veya yaşam kalitesini düşüren inatçı ağrı durumlarında cerrahi müdahale gerekebilir.

Kanal daralmasına yönelik en yaygın cerrahi işlem dekompresyon ameliyatıdır. Bu işlem sırasında sinir üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla omurganın daralmış bölgesindeki bazı yapılar kısmen çıkarılır. En sık uygulanan tekniklerden biri olan laminektomi, omurun arka kısmında yer alan lamina adı verilen kemik yapıların alınmasıyla gerçekleştirilir. Bu sayede spinal kanal genişletilir ve sinir kökleri rahatlatılır.

Bazı vakalarda ise sadece sinire baskı yapan dokunun çıkarılması yeterli olmayabilir. Böyle durumlarda omurganın stabilitesini korumak için vida ve platinle sabitleme (spinal füzyon) işlemi de uygulanabilir. Cerrahi sonrası rehabilitasyon süreci oldukça önemlidir; fizik tedavi ve egzersiz desteğiyle hastanın fonksiyonel kapasitesi artırılır, tekrar daralma riski azaltılır.

Her cerrahi girişim belirli riskleri de beraberinde getirir. Bu nedenle kanal daralması ameliyatı kararı, hastanın klinik durumu, radyolojik bulgular ve fonksiyonel kısıtlılıkları göz önünde bulundurularak, uzman bir hekim tarafından değerlendirilmelidir.

Kanal Daralmasında İğne Tedavisi (Epidural ve Faset Enjeksiyonlar)

omurgaya yönelik yapılan enjeksiyon anlatılmıştır

Omurilik kanal daralmasına bağlı şikâyetleri azaltmak amacıyla uygulanan enjeksiyon tedavileri, genellikle ağrının yoğun olduğu ve fizik tedaviye dirençli vakalarda tercih edilen girişimsel yöntemlerdir. Bu tedavi, sinir kökü üzerindeki baskının neden olduğu inflamasyonu ve ağrıyı azaltmayı hedefler.

En yaygın kullanılan yöntemlerden biri epidural steroid enjeksiyonudur. Bu yöntemde, anti-inflamatuar özellik taşıyan kortikosteroid ilaçlar, omurga kanalında sinir köklerini çevreleyen epidural boşluğa enjekte edilir. İşlem sırasında aynı zamanda lokal anestezik de kullanılır. Böylece hem ağrının hissedilmesi azaltılır, hem de sinir kökü çevresindeki ödem giderilmeye çalışılır. Enjeksiyon sonrası ağrının azalması kişiye göre değişmekle birlikte, bazı hastalarda haftalarca hatta aylarca sürebilen rahatlama sağlanabilir.

Uygulama genellikle 20–30 dakika içinde tamamlanır ve çoğu hasta aynı gün evine dönebilir. Enjeksiyon sonrası ilk gün hafif ağrı veya hassasiyet hissedilebilir. İşlem floroskopi (canlı röntgen) eşliğinde gerçekleştirilerek iğnenin doğru noktaya yerleştirilmesi sağlanır.

Unutulmamalıdır ki enjeksiyonlar geçici rahatlama sağlar ve tek başına kalıcı çözüm sunmaz. Bu nedenle fizik tedavi ve egzersizlerle desteklenmeleri gerekir. Uygun hastalarda, enjeksiyonlar sayesinde ağrının kontrol altına alınması, egzersiz yapabilmeyi kolaylaştırır ve cerrahiye olan ihtiyacı erteleyebilir.


Kanal Daralmasında Kortikosteroid Enjeksiyonları

Kortikosteroid enjeksiyonları, kanal daralmasına bağlı gelişen ağrı, ödem ve inflamasyonu azaltmak amacıyla uygulanan etkili bir tedavi yöntemidir. Bu enjeksiyonlar genellikle sinir köklerinin geçtiği bölgede, yani epidural boşlukta gerçekleştirilir. Bu nedenle uygulama “epidural steroid enjeksiyonu” olarak da adlandırılır.

Tedavide, kortikosteroid ilaca eşlik eden bir lokal anestezik maddeyle birlikte hazırlanan karışım, doğrudan sinir köklerinin çevresine enjekte edilir. Bu sayede, hem iltihap giderilir hem de ağrı sinyallerinin iletimi geçici olarak bloke edilir. Kortikosteroidin etkisi genellikle 24–72 saat içinde hissedilmeye başlar ve bazı hastalarda bu rahatlama birkaç hafta ya da ay sürebilir.

Uygulama süresi yaklaşık 30 dakikadır ve lokal anestezi eşliğinde yapılır. Çoğu hasta aynı gün içinde normal aktivitelerine dönebilir. Nadiren enjeksiyon bölgesinde geçici ağrı, baş ağrısı veya hafif halsizlik gibi yan etkiler görülebilir.

Kortikosteroid enjeksiyonları, genellikle 3 ila 4 defadan fazla önerilmez. Çünkü tekrarlandıkça etkinliği azalabilir ve olası yan etkileri artabilir. Bu nedenle enjekte edilen bölgedeki sinir üzerindeki baskının azaldığı dönemde, fizik tedavi ve egzersiz programlarıyla desteklenmesi büyük önem taşır.



Kanal Daralmasında Faset Eklem Enjeksiyonları

Faset eklemler, omurlar arasında omurgaya hareket kabiliyeti ve denge sağlayan küçük eklemlerdir. Zamanla bu eklemlerdeki dejenerasyon, inflamasyon ya da osteoartrit geliştiğinde, kanal daralmasına katkıda bulunabilir. Özellikle faset eklem hipertrofisi (eklem büyümesi), sinir köklerine baskı yaparak ağrıya yol açabilir.

Faset eklem enjeksiyonları, bu ağrının kaynağını tespit etmek ve aynı zamanda tedavi sağlamak amacıyla kullanılır. Enjeksiyon sırasında, lokal anestezik ve kortikosteroid karışımı, ilgili faset eklem içine doğrudan verilir. Böylece iltihap azaltılır, eklem kapsülündeki gerginlik düşer ve sinire olan bası hafifler.

İşlem genellikle 15–20 dakika sürer ve floroskopi (canlı görüntüleme) eşliğinde, milimetrik doğrulukla gerçekleştirilir. Enjeksiyon sonrası çoğu hasta aynı gün taburcu edilir ve ertesi gün normal hayatına dönebilir. Etki süresi kişiye bağlı olarak değişmekle birlikte, bazı bireylerde birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilen rahatlama sağlanabilir.

Faset eklem enjeksiyonları, kalıcı bir çözüm olmasa da; fizik tedavi programlarına geçişi kolaylaştırır, hastanın ağrısını kontrol altına alarak fonksiyonel kapasitesini artırır. Tedavi, genellikle fizik tedavi ve postüral eğitimle entegre biçimde planlanmalıdır.

Kaynaklar ve Dış Bağlantılar






Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Son yazılar..

Hemen Randevu Al